31 Mart 2020 Salı

Kalp kırmak

Sakın bir kimsenin gönlünü yıkma
Gerçek erenlerin sözünden çıkma
Eğer insan isen ölmezsin korkma
Aşığı kurt yemez uçta değildir...

----

Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil...

Görüldüğü gibi Yunus Emre, Hacı Bektaş-i Veli ve belki bir çok ermişlerin şiirlerinde bahsedildiği üzere kalp kırmanın ne denli önemsendiğini görüyoruz ve soruyoruz, neden ? zira kalp kırmak o kadar sıradan ki neden acaba bu kadar önemsenmiş diye soruyoruz...

30 Mart 2020 Pazartesi

Bir uçak kaç yumurta eder?

Okuduğum bir yazı da "10 tır domates bir cep telefonu etmiyor" diye bir cümle beni bu yazı yazmaya itti. Zamanında "gün gelecek bir uçağın hiçbir değeri olmayacak " diye konuşurdum. O günler yakın mı ne?

"En son balık tutulduğunda, en son ağaç kesildiğinde, en son nehir kuruduğunda paranın yenemeyecek olacağını anlayacaksın beyaz adam”  der toprakları beyaz adam tarafından ele geçirilen Kızılderili lider.

Zaman zaman özellikle de bu gibi durumlarda hanıma, eğer bir köyde olsak bir şekilde karnımızı doyururduk,tavuktan yumurta, inekten süt, toprağa da biraz yeşillik, buğdayımızda varsa ekmek, aç kalmazdık.Fakat bu sistemde büyük bir krizde, iş bulamadığız da birilerinden para beklemek zorundayız ki hayatta kalalım. Bu sistem para ile dönüyor. Kimse bu sisteminde nimetlerine hayır demiyor, diyemiyor. Herkes kazandıkça kazanalım, gezdikçe gezelim, yedikçe yiyelim derdinde. Herkes derken üzerine alınmanı istemem. Belki sen değilsindir. Büyük çoğunluğu kastettim ben😊.

Gün gelecek bir uçak bir yumurta etmeyecek. Google'dan baktım en ucuz bir model uçak 1 milyar tane kahverengi büyük boy yumurta ediyor. En azından bir yumarta 1:(1 milyar uçak) ediyor. Yani az da olsa bir değeri var şu anda. O dediğim gün geldiğinde bir uçak hiç bir yumurta etmeyeceği için teorik olarak sonsuz tane uçak bir yumurta anca edecek.  Yumurtanın artacak değerine bak.
Ayrıca uçak insan yapımı, yumurta gibi kusursuz olamaz fakat onun değersizliği çok bulunabilir olmasında. Bu sistemde çok bulunan en az değerli olduğu için insan yapımı olan makina çok daha önemli şimdilik!

29 Mart 2020 Pazar

Korona virüs ne demek istiyor?

Korona virüs'ün insanları cezalandırmak için bir şekilde tanrı tarafından (tanrı tengri sözcüğünden gelir, öztürkçedir) gönderildiğini ya da evren tarafından oluşturulduğunu iddia edenler var. İnsanlar var oluştan beridir kendilerine ve diğer canlılara muazzam eziyet etmekteler.Yalnız ortaya çıkan bir virüsü bu yapılanların bir cezalandırılması olarak görülmesi bir tuhafıma gidiyor. Yıllar önce Amerika'da olan kasırgaların onların azgınlıklarının cezalandırılması için ortaya çıktığının iddia edildiğini hatırlarım. Tüm bu felaket bizim cezalandırılmamız için mi? Burda analitik zekama başvuruyorum ve soruyorum:

27 Mart 2020 Cuma

Bana Birşey Olmaz

Korona virüs ile gündeme gelen yurdum insanının "bana bir şey olmaz" söylemini irdeleyelim. Zira çok sinir bozucu durumlara yol açıyor bu. Şöyle ki Çin'de virüs ile ilgili olaylar duyulduğunda sinema filmi gibi izliyorduk ve bir çok ülke yöneticileri muhtemelen "bize gelmez" diyordu. Bir çok ülke harekete geçmekte gecikti bu konu da. İtalya'sı, İspanya'sı, İngiltere'si. Şimdi de yayılma hızını kontrol altına almak için uğraşıyorlar. Eğer en baştan kötü senaryo için hazırlık yapıp olaylar büyümeden şu an uyguladıkları sınırlamaları  uygulasalardı şu anki kötü gidaşat olmayacaktı. İtalya'da sağlık sistemi kapasitesi aşıldığı için insanlar evlerinde kalıp tıbbi destek alamadan ölüyorlar. Önceden önlemleri alsalardı ölüm vakaları çok az olacaktı. Biz bu olanlardan dersimizi çıkarmaya çalışalım.

Yaşamak Güzel Şey (2017)

Ben böyle bir film görmedim😋. Müfit Can Saçıntı'yı Mandıra Filozofu ve Mandıra Filozofu İstanbul filmlerinden sonra yine harika bir filmde görüyoruz. Film çok şeye dokunuyor tabi özellikle kapitalizme.Film de bir reklamcının sıradan hayatının kurtuluşu olmayan bir hastalığa yakalanmasını öğrenmesiyle eğlenceli ve öğretici bir şekilde değişmesini görüyorsunuz. Filmde Müfit Bey'in Müdire Hanıma "hızlı üretim araçları bulunduğu, bir yıllık işi 30 güne kısaltıldığı halde bizim maaşımız 30 gün üzerinden ödeniyor" söyleminin bir başkasını ben blogda yazmıştım. (Meraklısı için tıkla😉). Yani o kadar hızlı işler yapıldığı halde bizim çalışma saatlerimiz yine aynı demiştim.

"bu düzen değişmediği sürece düzülende değişmez" (düzülen kısmını kaldırmışlar, benim yorumum bu şekilde oldu😊)
"ben insanlığı ikiye ayırıyorum.Çalışanlar ve çalıştıranlar" (ben de bazen arkadaşlarıma köle diye takıldığım oluyordu, mesela bir gurubun ismini köleliğin kardeşliği olarak adlandırmıştım)

Tırnak içindekiler filmden konuşmalar...

---

Filmde benim katılmadığım şu kısım var. Tabi ki hayatımızın kıymetini bilelim, yapmak istediklerimizi ertelemeyelim ama hayat yapmak istediklerimizi ertelemediğimiz de  yeter mi olacak? Bu bir adım daha ileri gidilerek sorulması gereken bir şey değil mi? İstediklerini yapanlar gerçekten yaşamdan tatmin  oluyorlar mı? Burda yine bir sınırlama oluyor. İstediklerimizi ertelememek (Bu da başka bir koşullanma olmasın sakın!).

Peki istediklerimizi yapacak gücümüz yoksa?

 Birine sevdiğimizi söyleyebiliyorsak, ertelediğimiz şeyleri yapıyorsak ( yapamayanlar için bu da iyi bir şey tabi) tamam mı olacak hayat? Bence hayat bundan çok daha ötesi. Kişi derin bir aşkınlıkla ömrünü sürdürebilir diyorum ben. Kişinin tüm çabası bu olmalı diyorum. Yani içinde bir an bile eksik olmadan hep insanı kamil olma hayali kurmalı ve bunun için yatıp kalkıp bunu nasıl başarırım demeli.(İnsanı kamil olmak ne alaka derseniz şu yazımı öneririm) Nasıl ki bir hedefi gerçekleştirmek için yatıp kalkıp aynı hedefi düşünmek gerekiyorsa, hedeflerin en hedefi(😆) olan insanı kamil hedefini neden koymayalım. Bu kelime yerine nirvana desem kolay algılanır ama kendi kültürümüzde olan "insanı kamil" bir çokları tarafından nirvana gibi algılanmıyor! Neden acaba?

22 Mart 2020 Pazar

Casuslar Köprüsü (Brigde of Spies)(2015)

Ben böyle bir film görmedim😋 Bir film bu kadar mı akıcı olur?
Filmde Amerika ile Rusya arasında casusların takas edilmesi için yaşanan olaylar anlatılıyor. Gerçek bir olaydan esinlenilmiş. Tüm Amerikan filmlerinde görmeye alıştığımız kendileri hariç her bir ülke kötüdür mesajı da inceden inceden veriliyor. Filmde vicdanlı bir kişinin vicdanı ve aklı ile nasıl hareket ettiğini görüyorsunuz.  İki buçuk saate yakın süren film de zaman nasıl geçiyor anlaşılmıyor.

Film konusu şöyle: Amerika'da ve sonrasında Rusya'da vakti zamanında yakalanan casusların değişimi olayı mevzu bahis ediliyor. Tabi bu ara da Doğu Almanya'da da bir Amerikalı genç sınırın diğer tarafında olduğundan esir alınıyor ve oda bu değişim esnasında kurtulmak için Amerikalı avukat tarafından göz önüne alınıyor. Halbu ki otoritenin onu umursamamasına rağmen avukatın ısrarcılığı ve vicdanı ile o genci de kurtarmak için elinden geleni yapıyor.

20 Mart 2020 Cuma

Öl söz verme öl sözünden dönme

Başlık Hacı Bektaş-ı Veli'nin bir sözüdür. Neden böyle bir söz söylenmiş olabilir, söz vermek neden çok önemli?

Yaşamımda çok dikkat ettiğim ve çok da  rahatsız olduğum konuların başında söz verip yerine getirmek gelir. Birisi ile sözleşirsin, sonra ona göre kendini ayarlarsın, sonra beklersin gelecek, gelmez; haber de etmez. Sorarsın "işim çıktı" der, bahane her zaman vardır. Gerçekten işin çıktıysa haber etmeli diye düşünürsün, belki de daha çekici, zevk alacağı bir şey çıktı onu yapmaya karar verdi ve seni sattığı için bunu da söylemeye cesareti olmadığından kaçak güreşecek tabi ki.Peki ne yapması beklenir ki? Daha güzel bir fırsat çıkmış daha çok eğlenecek, senin şanssızlığın sana söz verdiğinde onun yapacak başka bir işi olmaması, yalnız kalmaktansa sana katlanması!

Bazı arkadaşlarım bir şey yapmak istediğimiz de"haberleşiriz" der. Sonra o zaman gelir, o senden haber etmeni bekler sen ondan,. Ararsın "işim çıktı" der. Kişiler yalnız kalmaktan o kadar çekinirler ki kendilerini sağlama almak için belki çok kişiyle sözleşirler. Biri olmazsa biri olsun diye.

Eskiden söz senet yerine geçermiş. Şimdi senet söz yerine geçiyor!
Söz verip yerine getirmek ciddiyet meselesidir. Ciddi insanın işidir.


19 Mart 2020 Perşembe

Yetişkin bebeler (3) koronaya meydan okuyor, valla

Yetişkin bebeler serisinin üçüncü yazısını yayınlıyorum.

Sabahları servisi yakalamak için minibüsle giderken (istemeye istemeye de olsa) etrafa da bakınıyorum ciddiye alan (koronayı) var mı diye. Yolda binen bir genç bayan ağzında maskesi, yüreğime su serpiliyor. Sonra şöför para üstünü uzatırken gencin eldiven giymiş olduğunu görüyorum daha da hoşuma gidiyor bu durum. Çok geçmeden yanda oturan yaşlı amca "millet çok korkuyor, gerek yok" babında dalga geçen bir sesle konuşunca müdahil oluyorum.
"Seni görürüz amca, hastanede solunum cihazı beklerken boğularak ölürsün"
"Durum ciddi, mesele bunun yayılmaması, sen daha çok risk altındasın"
"Yayılmasın diye dikkat ediyoruz, ekonomi de risk altında"
Adamın cevabı "valla". Güler misin ağlar mısın?

16 Mart 2020 Pazartesi

Çabalamak

Lao Tzu says:  "By letting it go it all gets done. The world is won by those who let it go. But when you try and try. The world is beyond the winning."

Rahmetli Lao ne diyor burada? " Gitmesine izin verdiğinde her şey yapılmış olur. Dünya kazanılmıştır, gitmesine izin verilenlerce. Eğer tekrar tekrar denemeye devam edersen, dünya kazanmanın ötesindedir." Mesaj "çalışma" demiyor. Sadece " çalış, çabala ama kafana takma" diyor. Kazanmak bir yanılsama, "sonuçlardan bağımsız ol" diyor. Diyor da zaten mesele de bunları yapabilmek değil mi? Koşullanmaları aşmak ta bir koşullanma ya dönüşüyor. Yani çabasız çaba, amaçsız amaç sahibi olmak mesele. Bunu nasıl anlatmalı?

Kendimizden Geçmek (Aşkın Hal)

Yaşamımız da yaptığımız bir çok eylemin temelinde kendimizden geçme isteği yatar. Alkol, sigara, cinsel ilişki, yemek-içmek, gezip tozmak, film seyretmek, kitap okumak, tatil vs. eylemlerine baktığımızda bunların bir çeşit kendinden geçme içerdiği görülür.
Bu kendinden geçme isteği bence bir anlamda hakka kavuşma isteğidir. Yunus Emre aşkın bir hâl ile şiirlerini söyler. Bu duruma ulaşmış kişiler başka bir haldedir. Kimine deli denir, anlaşılmaz. Alkol ile kendinden geçmiş biri gibidirler ama görüntü de. Son derece uyanıklar aslında. Bir aşığın kendinden geçtiği gibi. Yalnız madde ile yaşanan haz geçicidir, pamuğa dökülen alkolün hızla buharlaşması gibi uçar gider. Fakat hakka ulaşmış kişilerin bu aşkınlıkları belli şartlara haiz değil gibi gözükür. Ben bunu çocukluğa benzetiyorum. Ne yapsak ne etsek zevk aldığımız, coşku duyduğumuz bir hal ama orda çocuğuz işte; büyüklerimize bağımlıyız. Aynı ruhla ama bağımsız olduğumuz bir hal, işte ben buna aydınlanmış, hakka ulaşmış kişi diyorum.

15 Mart 2020 Pazar

Kimin Umrunda

Aşağıdaki masal Liberman'ın Masal Terapi kitabından alınmıştır.Masal Terapi ve Liberman ilgili burayı tıklayarak başka bir blog da olan güzel bir yazıya ulaşabilirsiniz...

14 Mart 2020 Cumartesi

Yetişkin Bebeler (2) Trafikte

Yetişkin bebeler serisinin ikinci yazısı bu. Birinci yazımı bu cümlede ki bağlantıya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Sabahleyin araba işe gelirken sol şeritte bir tıkanıklık oluştu. 3-4 konvoy vardı. Sonradan anladım ki en öndeki baya ağır ağır gidiyor; arkada biri korna çalıyor. Neyse ben sağ şeride yöneldim. Diğer araçlar da sağa yöneldi, biri hariç? O ısrarla korna çalmaya devam etti. Adama şunu söyledi yani bu hareketi ile: "kardeşim sol şeritte bu hızla gidemezsin". Yavaş giden sürücü tınmadı bunu. Korna basan sağ şeride geçebilecekken inatla korna çalmaya devam etti. Sonra baktı olmuyor adamı sağladı😂.

12 Mart 2020 Perşembe

Kendini Sevdirmek, Kendini hafiften satmak

Acayip saçma bir durumdan bahsedeceğim bu kez. Kendini sevdirme kelimesinden o kadar iğreti duyuyorum ki anlatamam. Bu gereksiz cümlenin neden kullanıldığını anlatacağım. Tabi ki çıkar dünyasıdır bu dünya!

Çok kez duydum, ben sıkıldım hayat fakat söyleyenler sıkılmadı.

Rızkımı veren hüdâdır, kula minnet eylemem diyor Nesimi. Geçenlerde yazmıştım insanların birbirine Allah'ın selamını bile vermeleri eğer bir çıkarları varsa mümkün olmuş. Çıkar konusu bu kadar önemli olunca bir iş ortamında, okulda bir yerlere gelmek, başarılı olmak için kendini sevdirmelisin diye bir taktik verilir; detaya girilmez. Bende düşündüm tabi:

10 Mart 2020 Salı

Bir lokma bir hırka

Gelelim biraz daha sarsıcı konulara. Sarsıldıkça eteğimizde ki taşlar düşe görsün.

"Bir ekmek bir hırka" diye bir tabir vardır. Bu "bana bu kadar yeter, karnım doysun, bedenimi de örteyim, yoktur başka ihtiyacım" demektir. Eskiden duyardım, "Tamam, çalışacağız, kazanacağız, öğreneceğiz vs. ama bir lokma bir hırka da değil." Yani o çok aşırı bir uç diye korkmuş insanoğlu. Niye korkmuştu o da p, onu diyen kişinin hayatının ne kadar boş ve sıkıcı olduğunu düşünmüşler. çünkü mal, mülk, para-pul olmadan insan ne ola ki. Olsa olsa boş bir teneke olur😂.

8 Mart 2020 Pazar

Sigarayı bırakma(mama)k

"Sigara" denilen mereti   bırakıp bırakmamanız gerektiğini derinlemesine hiç düşündünüz mü?; bence sigara içmeye devam etmelisiniz! Niye diye soracaksınız. Açıklayayım;
Öncelikle bir çok insanın sigarayı bırakmak için irade gerektiği yanılgısıyla başlayalım. Hatırlarsanız, bir masal da, rüzgar ile güneş kim daha güçlü diye iddiaya girmiş, rüzgar estikçe eserek adamın şapkasını düşürmeye zorlamış, adam daha bir sarılmış şapkaya. Sonra güneş açtıkça açarak adamın şapkasını çıkartmasını sağlamış.Bu masalda anlatılmak istenen, zorlama ile bir değişim her zaman mümkün değil. Peki insanlar işlerin tatlı dille hallolması gerektiğine inanır ve beklerken nasıl kendilerini irade denen sopa ile zorlayarak sigarayı bırakacaklarına inanıyorlar? Nasıl ki masaldaki adam şiddete karşı direnç gösteriyorsa içimizde sigarayı( irade ile) zorla bırakmaya karşı bir tepki oluşmaz mı diyenlerdensiniz?

Yolcu (The Commutter ) (2018)

Bu bloğun filmini de bulduk😋.
Bu film var ya bu film, sonu Türk filmi gibi biten bir film. Acayip de sürükleyici bir film.
Trende ki tanık bir istasyona gidiyor. Onu da öldürmeye çalışan polise sızmış kişiler var. Başka bir polis (kahramanımız tabi) buna izin vermiyor...

7 Mart 2020 Cumartesi

Bedensel Boşalmanın Işlevi

William Rich zamanın büyük bilim adamlarından biri. Cinsellik üzerine araştırmalar, terapiler yapmış, büyük bir laboratuvar kurarak cinsel enerjiyi araştırmıştır. Almanya'da 2.dünya savaşı sırasında Amerika'ya göç etmiş, orada da Mc Carty'cilerin komünist avı kapsamında cezaevine sokulmuş, hayatını da burada kaybetmiştir...

Erişkinlerde cinsel ilişkinin öneminin anlatıldığı kitapta şu değerli bilgilere yer verilir;
  • Kişinin sevmediği bir kişi ile birlikte olmasının onda ruhsal bir gerilim oluşturacağını,
  • Cinselliğin sevilen kişi ile düzenli yaşanmasının kişinin sağlığı icin gerekli olduğu,
  • Cinsel ilişkide kadını delip geçme vs.gibi hastalıklı düşünceler olduğunda bu enerjinin düzgün yollardan atılmadığı ve hastalık oluşturacağı,
  • .....
anlatılır. Love story filmi 1970 yılında yayınlanmış bir filmdir. O vakitlerde Amerika'da gençlerde cinselliğin serbestçe yaşanması gerektiği, aşk mı yoksa cinsellik mi tartışmalarının yapıldığı zamanlardır. Filmden sonra (film toplumsal olarak o kadar etki etmiş ki) "önce aşk" demişler denilir.. 
William Rich bunları ikinci dünya savaşı zamanlarında araştırmış,kitaplara yazmış. Insanlık onun bahsettiklerini neredeyse yarım asır sonra anlamış...


ince kar tane tane düşer

İnce kar tane tane düşer, her bir tane kendi yerine...

Sözü kimin söylediğini hatırlamıyorum. Zen Budizm ile ilgili bir kitapta geçiyordu. Belki İlhan Güngören'in çevirdiği bir kitaptı.Bu söz ne anlatır onu da anlamadım ama çok dokunan bir söz...

Korona Ayağınıza Geldi, Ölüm Üzerine Bir Deneme

Korona virüsü hızla ülkemize doğru ilerlerken bende bir yazı yazayım istedim. Doğada ölüm hakkında düşünüp duran tek canlı insan olsa gerek. Tüm canlılar yaşam için çabalayıp, meydan okunan bir durumda ölümden kaçınırken, ölümü 7/24 düşünebilen ve buna göre hareket eden kişi sadece insan.  Ölüm düşüncesinin kişiyi bu kadar güdülerken kaliteli bir yaşam için kişinin bu kadar güdülenmemesi dehşet vericidir aslında. Korona virüsü hızla bize doğru yol alırken şimdiden maske stoklarının bitmesi, herkeste geleceğe doğru bende hastalık kapar mıyım endişesi almış başını gidiyor. Neden dehşet derecesinde ölmek bizi korkutuyor merak ediyorum doğrusu. Bence, ölüm deyince aklımıza ilk gelen boşluk, sanki uzay filmlerinde gördüğümüz boşluk, hiç bir şey yok, biz ve boşluk;

Üç Renk:Beyaz (1994)

Ben böyle bir film görmedim...
Filmde saplantılı bir kadına aşık olan saplantılı bir adamın öyküsü yer alıyor. Kadın adamı kocalık vazifelerini yerine getiremediği için boşuyor. Adam zamana ihtiyacı olduğunu söylüyor ama nafile. Adam Polonya'ya dönüp kadını tekrar kazanmak için çok para kazanıyor ve mutlu sona ulaşıyor...
Film aslında bir komedi filmini andırsa da çok içe işleyici bir sonla bitiyor...

5 Mart 2020 Perşembe

Vicdan başka bir şey, egoyla savaş

Yurtdışına gitmeden önce egom çok güçlü idi.
  • Neredeyse hic bir eleştiriyi kabul etmez,
  • Sözlü bir saldırıya karşı muhakkak cevap verir,
  • Kolay kolay kimseyi aramaz, arkadaşların beni aramasını bekler,
  • Mecbur kalmadıkça özür dilemez idim. 
Olurda birinin kalbini kırarsam muhakkak kendimi haklı çıkarırdım.
Yurtdışında bulunduğum süre boyunca burada yaşadığım sorunların burayla alakalı olduğunu düşünür, yurtdışı sanki cennet gibi algılardım. Kazın ayağı öyle değilmiş. Orada da benzer sorunları yaşamaya başlayınca kırılmaya başladım.

4 Mart 2020 Çarşamba

Madem hiç birşey yok, bu öfke nereden

"Zen Eti Zen Kemiği" (Zen Flesh Zen Bones) kitabında "nothing exist" diye orijinali bulunan hikayeyi anlatıp, sonra asıl önemli olan hikayenin mesajina odaklanacağım.

Yamaoka Tesshu,genc bir Zen öğrencisi, ustadan ustaya koşarken, bir gün Dokuan'ı ziyaret eder. Onu ulaştığı mertebeyi anlatmak için ;

2 Mart 2020 Pazartesi

Zen (2009)

Zen-Budizm ile ilgilenenler için dehşet bir film! Filmde Dogen ustanın Çin'de öğretiyi öğrenip Japonya'ya getirme hikayesi anlatılır. Tabi anlatırken ölüm anında şunları söyler usta;

  1. Arzudan özgür ol,(arzuyu serbest bırak diye çevrilmiş Türkçe altyazılı da ki bence doğrusu değil)
  2. Çalışkan ol
  3. Huzurlu ol/dingin ol
  4. Tatmin ol
  5. Meditasyon yap
  6. İrfanı çalış (burada psikoloji bil, kendini ve başkalarını tanımak için  diye yorumluyorum)
  7. Gereksiz konuşmalara girme
  8. Öğretiyi hatırla ( arada bir bak, zira günlük yaşam karmaşasında unutursun demek istiyor) 
Tabi ki kısa mesaj böyle verilir, yola giren bunları anlamalı, kafa yormalı ki ezbere olmasın, ilerlesin, yalnız bir çokları sadece bunları ezberler ve tekrar eder, doğma haline gelir güzelim mesajlar...


Her işte bir hayır var mıdır?

İnsanların başına bir dert geldiğinde " her işte bir hayır vardır "deyip sözüm ona kendilerini  rahatlatmaya çalışırlar. Bence kandırırlar kendilerini. Buna karşın başlarına iyi şeyler geldiklerinde onlar iyidir,sadece iyidir. Hayırlı mı hayırsız mı düşünülmez bile. Mesela yolda para bulduğunu varsayalım birinin. Bunun için "bu işte bir hayır vardır" demez. Ama parasını kaybederse muhakkak onda bir hayır vardır:-)

1 Mart 2020 Pazar

Neyin Prensibini Yaşıyorsun

Hanımla deniz kenarında yürüyüş yapıyorduk. Şehirden baya uzaklaşmıştık. Dağ tepeyi aşıp sahile inecek iken köpekler havlamaya başladı. Yazlıkların olduğu bir yerdi. Oradan bir amca köpekleri kovaladı ve "ısırmaz" dedi. Hanım çok korktuğu için bizde ağır ağır ilerledik. İlerlerken bahçe işiyle uğraşan bir hanım teyzeye " kolay gelsin " dedik oda sohbete başladı. "Size daha alışamamışlar" dedi.