1 Mart 2020 Pazar

Neyin Prensibini Yaşıyorsun

Hanımla deniz kenarında yürüyüş yapıyorduk. Şehirden baya uzaklaşmıştık. Dağ tepeyi aşıp sahile inecek iken köpekler havlamaya başladı. Yazlıkların olduğu bir yerdi. Oradan bir amca köpekleri kovaladı ve "ısırmaz" dedi. Hanım çok korktuğu için bizde ağır ağır ilerledik. İlerlerken bahçe işiyle uğraşan bir hanım teyzeye " kolay gelsin " dedik oda sohbete başladı. "Size daha alışamamışlar" dedi.
Bizde ilk defa geldiğimizi burada yasamadığımızı söyledik. Neyse teyze “hayır “ dersek bir şey yapmayacaklarını söyledi. Korktuğumuzu belli etmemeli imişiz. Neyse oradan ayrıldık, bu arada hanım için tuvalet bakıyorduk. Dedim ki "geri dönüp kadına sor, yakınlarda tuvalet var mı" diye. Eşimde geri döndü kadına tuvaleti kullanıp kullanamayacağını sordu. Kadın;

"Prensip olarak izin veremem" dedi. Ben de eşime içerledim, zira ona “buralarda tuvalet var mı” diye söylemesi gerektiğini, kadında vicdan varsa "buyur geç" der diye düşünmüştüm. Böyle bir şey için" hayır " cevabı almak öyle saçma gelir ki bana. Kadın neyin prensibini yaşıyorsa! Eşim doğulu olduğu için” bizim oralarda böyle bir şey pek olmaz, bize "buyur derler yardımcı olurlardı, ondan direk sordum” dedi. “Eeee” dedim içimden “vahşi Batı'dır burası”.

Doğuyu bilmem, hiç yaşamadım. Genelde şunu bilirim. Misafirlere, yabancılara bizim insanımız halen ilgi gösterir, yardımcı olmaya çalışır. Ama vicdanını yerin bin km altına gömmüş, yolda gördüğünde selam vermekten imtina eden, selam vermemeyi büyüklük sanan küçük insanlar tarafından çevrilmişizdir. Selam vereceksindir, az çok sağdan soldan görüşmüşlüğün vardır, yüzüne bakarsın kafasını çevirir, sanır ki elini verirse kolunu kaptırır! William Rich’in (toprağı bol olsun) “Dinle Küçük Adam” kitabında nasıl da güzel tanımlar küçük insanları!



Hiç yorum yok: