Gün ne ki yakalayalım,
Gün kaçıyor mu ki yakalayalım,
Hem gün kaçarsa bile yakalamak bize mi düşmüş,
Zenginler yakalasın günü parası varken,
Ey fakir senin neyine gerek.
Diye bir geyikle başlayalım bakalım. Yol nere vara, kime dokuna...
Üniversitenin ilk yılları idi, bunun mevzu bahis olduğu filmi (Ölü ozanlar derneği) sinema da izlemiştik. Rahmetli Robin Williams harika bir oyun sergilemişti. Filmde kişinin sevdiği işi yapması, şiir okumanın güzelliği vurgulanmış idi... Yıllar sonra bir gün bir arkadaşımın kolunda dövme olarak görünce (seize the day) şimdi ki yazıya vesile oldu. Bu arada bu sözü ile tam olarak ne demek istenmiş bilmiyorum, ama bu sözün algılanış biçimi (belki sadece ben öyle algılamışımdır, bu yazı yazılacak 🤓)beni bu yazıya itti. Adam ne diyor millet ne anlıyor 😳.
- tadını çıkar,
- anı yaşa,
- vur patlasın çal oynasın
...
Bir çocuğa gidip anı yaşa desen bon bon bakacaktır suratına. Yetişkinler anın kıymetini hissetme potansiyelini kaybetmiş olduklarından böyle bir söz lazım olmuş olsa gerek😁
Biraz detaycı biri için "kafana takma, anı yaşa" diyebilirsin, belki bu onu kendine getirir. Ama çok detaycı birine diyemezsin, saçma olur. Hem kafana takma demek "ben görüyorum sen sorunları takıyorsun" demek oluyor. Gören de ne görüyorsa. Yunus Emre dizisinde "kusur görenindir" der Taptuk Emre.
Uzun lafın kısası bu söz şöyle de algılanıyor. Bir fırsatın varsa güzel bir anı yaşamaya onu geri çevirme yakala gitsin. İyi de bende şöyle derim o zaman kişinin bu fırsatı yakalama, yaşama potansiyeli düşükse bunu potansiyeli arttırmak ve yaşamın tüm coşkusunu yakalar hale gelmek mesele olmalı değil mi?. Adam psikolojik, fizyolojik sorunlarla boğuşuyorsa neyi yakalayacak ki?. Eğer Abraham Maslov'un da belirttiği gibi doruk deneyimler yaşayan biri isen, bırak gün senin ayağına gelsin...
Gün kaçıyor mu ki yakalayalım,
Hem gün kaçarsa bile yakalamak bize mi düşmüş,
Zenginler yakalasın günü parası varken,
Ey fakir senin neyine gerek.
Diye bir geyikle başlayalım bakalım. Yol nere vara, kime dokuna...
Üniversitenin ilk yılları idi, bunun mevzu bahis olduğu filmi (Ölü ozanlar derneği) sinema da izlemiştik. Rahmetli Robin Williams harika bir oyun sergilemişti. Filmde kişinin sevdiği işi yapması, şiir okumanın güzelliği vurgulanmış idi... Yıllar sonra bir gün bir arkadaşımın kolunda dövme olarak görünce (seize the day) şimdi ki yazıya vesile oldu. Bu arada bu sözü ile tam olarak ne demek istenmiş bilmiyorum, ama bu sözün algılanış biçimi (belki sadece ben öyle algılamışımdır, bu yazı yazılacak 🤓)beni bu yazıya itti. Adam ne diyor millet ne anlıyor 😳.
- tadını çıkar,
- anı yaşa,
- vur patlasın çal oynasın
...
Bir çocuğa gidip anı yaşa desen bon bon bakacaktır suratına. Yetişkinler anın kıymetini hissetme potansiyelini kaybetmiş olduklarından böyle bir söz lazım olmuş olsa gerek😁
Biraz detaycı biri için "kafana takma, anı yaşa" diyebilirsin, belki bu onu kendine getirir. Ama çok detaycı birine diyemezsin, saçma olur. Hem kafana takma demek "ben görüyorum sen sorunları takıyorsun" demek oluyor. Gören de ne görüyorsa. Yunus Emre dizisinde "kusur görenindir" der Taptuk Emre.
Uzun lafın kısası bu söz şöyle de algılanıyor. Bir fırsatın varsa güzel bir anı yaşamaya onu geri çevirme yakala gitsin. İyi de bende şöyle derim o zaman kişinin bu fırsatı yakalama, yaşama potansiyeli düşükse bunu potansiyeli arttırmak ve yaşamın tüm coşkusunu yakalar hale gelmek mesele olmalı değil mi?. Adam psikolojik, fizyolojik sorunlarla boğuşuyorsa neyi yakalayacak ki?. Eğer Abraham Maslov'un da belirttiği gibi doruk deneyimler yaşayan biri isen, bırak gün senin ayağına gelsin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder