9 Mayıs 2020 Cumartesi

Köprü (1975)


Bu 1975 yılı Türk filminde o zamanki teknoloji ve kapasite ile zamanın ruhunu yansıtmasına, komik ve mantıksız sahneler olmasına rağmen son sahnenin olağanüstü etkileyici olduğu film. Şöyle ki, geri dönüp Mühendis olarak ( ne mühendisi olduğunu bile söylemiyorlar!) Fırat nehrine köprü yaparak köylünün hayatını kolaylaştırmak, en önemlisi de Fırat'tan yuttuğu annesinin öcünü almaktır. Fakat annesini kaybettikten sonra kendini sahiplenen ailenin oğlu nehirden karşıya salla insanları geçirerek para kazanmaktadır bu yüzden köprü yapılmasını istemez.Evin kızı ile mühendiste birbirine aşıktır.Köprü olayı evde huzuru kaçırır. Mühendisin erkek kardeşi sonunda köprüye dinamik döşer ve sabahleyin onu yakalarlar görevliler. O sabah açılış yapılacaktır.Ondan önce de bir gün Mühendis ile kardeşi "bu köprü olacak","yaptırmayacağım" şeklinde kavga ederler. O sabah öğrenirler ki gün doğumunda bomba patlayacak.Mühendis arar, tarar bulamaz. Kardeşi ona "ben kazandım" der.
Mühendis de üzgün bir şekilde "evet sen kazandın" deyip gidip şaşkın bakışlar altında köprünü ortasına oturur. Madem bu köprü yıkılacak beni de götürsün yanında diye düşünür. Adam hayatını ortaya koyar.İşte burası filmin en yakıcı yeridir.Bir hedefe ölümüne bağlı olmak onu gerçekleştirmek için olmazsa olmazdır.Buda da ağacın altına oturup "aydınlanmadan burdan kalkmayacağım" der. Başka bir hikayede usta öğrenciye "hava kadar istemedikçe gerçeği bana gelme"der.

Hiç yorum yok: