Korona virüs gündemimizi yoğun bir şekilde meşgul ederken evimde ki annemlerin Sümerbank'tan 30 yıl kadar önce aldığı halının ortasında ki motifin, korona virüs şekline benzemesi beni bu yazıyı yazmaya itti.
1 yıl kadar önce Trt1 tarafından yayınlanan Anadolu Kilimleri ile ilgili bir program izlemiştim. Orada el dokuma halılar da işlenen motiflerin bir anlamı olduğundan bahsediyordu. Öyle ki atılan motifte bilerek yapılan bir hata, halıyı işleyen kızın evlenmek istediğini gösterebiliyormuş.
Makinalaşan dünyada bu tür değerlerin, kültürlerin hızlıca yok olması dehşet verici bir şekilde üzüyor insanı. Bu sistem insanı hızlı yaşamaya, hızlı davranmaya, yozlaşmaya götürüyor. İnsanı tembelleştiriyor. Böyle bir halı dokuma uzmanı olmak için belki bir üniversite bitirmek kadar ve belki daha fazla çalışmak gerekiyor. Bu tür ustalık gerektiren işler giderek yok oluyor. Onların binbir emekle yaptığı işler ile şimdi ki makinelerin otomatik işlediği halıları kıyaslamamız mümkün olamaz. Sağır dilsiz halılar üretiliyor artık. Makineleşmenin bu kadar arttığı günümüzde insan yaşam kalitesi ve ömrü hızla düşüyor, her ne kadar uzadığını iddia etselerde.Peki sorun makinelerin varlığı mı? Tabiki sorun makinelerin her alanda çok yaygın kullanılması. Her yere araba ile gitmek gibi. Kendi yaptığımız makinelerin kölesi olmamak gerek, bilinçli kullanılmaları gerek.
Trt1 'de yayınlana Aşkın Yolculuğu dizisinde Taptuk Emre bir yere yürüyerek gidiyor, eşşeğe binmiyor. Televizyonlar, hazır programlar, makineler insanı tembelleştirip uyuşturuyor. Halbuki eskiden insanlar bazı işleri biraraya gelip her birlikte yaparlarmış. İnsan sosyal bir varlık, birbiriyle teması kesmemeye ve hatta arttırmaya ihtiyacı varken günümüz dünyasında insanlar eve kapanıyor, açıyor bir dizi keyfine bakıyor!
1 yıl kadar önce Trt1 tarafından yayınlanan Anadolu Kilimleri ile ilgili bir program izlemiştim. Orada el dokuma halılar da işlenen motiflerin bir anlamı olduğundan bahsediyordu. Öyle ki atılan motifte bilerek yapılan bir hata, halıyı işleyen kızın evlenmek istediğini gösterebiliyormuş.
Makinalaşan dünyada bu tür değerlerin, kültürlerin hızlıca yok olması dehşet verici bir şekilde üzüyor insanı. Bu sistem insanı hızlı yaşamaya, hızlı davranmaya, yozlaşmaya götürüyor. İnsanı tembelleştiriyor. Böyle bir halı dokuma uzmanı olmak için belki bir üniversite bitirmek kadar ve belki daha fazla çalışmak gerekiyor. Bu tür ustalık gerektiren işler giderek yok oluyor. Onların binbir emekle yaptığı işler ile şimdi ki makinelerin otomatik işlediği halıları kıyaslamamız mümkün olamaz. Sağır dilsiz halılar üretiliyor artık. Makineleşmenin bu kadar arttığı günümüzde insan yaşam kalitesi ve ömrü hızla düşüyor, her ne kadar uzadığını iddia etselerde.Peki sorun makinelerin varlığı mı? Tabiki sorun makinelerin her alanda çok yaygın kullanılması. Her yere araba ile gitmek gibi. Kendi yaptığımız makinelerin kölesi olmamak gerek, bilinçli kullanılmaları gerek.
Trt1 'de yayınlana Aşkın Yolculuğu dizisinde Taptuk Emre bir yere yürüyerek gidiyor, eşşeğe binmiyor. Televizyonlar, hazır programlar, makineler insanı tembelleştirip uyuşturuyor. Halbuki eskiden insanlar bazı işleri biraraya gelip her birlikte yaparlarmış. İnsan sosyal bir varlık, birbiriyle teması kesmemeye ve hatta arttırmaya ihtiyacı varken günümüz dünyasında insanlar eve kapanıyor, açıyor bir dizi keyfine bakıyor!


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder