18 Haziran 2023 Pazar

Hak dışında bir şey düşünülmediğinde

 Zen-budizm'de koan denilen bir soru sorulup onun cevabının bulunmasına dayalı bir uygulama vardır. Kişinin verdiği tüm cevaplar usta tarafından reddedilir zira, cevabın akılla değil gönülle verilmesi gerekmektedir. Kişi yerken, içerken ve hatta uyurken bile bu sorunun cevabını bulmaya çalışır. Tüm yaşamı bu cevabı bulmak olduğunda bir anda cevap gelir. Ben böyle anladım:-). Benzer şekilde tasavvufta 'Sen çıkarsan aradan kalır sana yaradan' diye bir söz vardır. Bence akıl, mantık ve ego dediğimiz şey aynı şey olsa gerek. Kişi hakka ulaşmaktan başka küçük-büyük hiç bir amacı, düşüncesi, hedefleri, beklentileri kalmadığında o boşluğa hakikat gelir diye bir düşünce aldı beni benden. Hatta bu konuda Lao Tzu'nun benzer bir sözü de vardı. Onu bir bulayım da buraya ekleyivereyim bari.

Koşullanmalardan bir Adet

 İzinli olduğum bir gün işim dolasıyle dışarda gezinirken ağaçlar, kuşlar, çiçeklerin varlığından keyf alıyor, o an için orda olmanın, çoğunluğun iş yerlerinde olduğunu düşünerek, dayanılmaz hafifliğini yaşıyordum. Sonra hafta sonu gelip burda gezeyim desem bundan zevk almam diye düşündüm. Zira haftasonu olduğunda daha keyif veren şeyler yapmalıyım diye düşündüm. Hiç gezmediğim yerleri gezmek gibi. 

 Eğer şu an olduğun yerde mutlu değilsen başka nerde olabilirsin ki! Orda da aynı hava, aynı ağaçlar, aynı hava, kuşlar, ağaçlar ve böcekler. Yani nereye gidersek gidelim aslında aynı nitelikteki varlıkların değişik dizilimleri ile karşılaşıyoruz. Dolayısı ile yer değiştirmek aslında heyecan duymak için bir yanılgı gibi geliyor. Çocukluğum da aynı mahallede oynamaktan, aynı pis (!) nehir sularında yüzmekten sıkılmıyorduk! Demek istediğim zihnimiz yaşamımızı öyle bir sınırlıyor ki, o kadar çok gereksiz formüller ile meşgul ki. İşin garip tarafı zihnin en temel doğası varlığımızı sürdürmek ve üremek. Fakat bunlarla direk ilgili olmayan şeylerde bile zihin öyle aktif ki. Yani bir maçı kazanmaya zihin sanki ölüm kalım meselesi gibiymiş gibi yaklaşması zihnin hiç durmaksızın çalışmasını gerekli kılıyor. Eğer hakikat güneş ise düşünceler bulutlar bizlerde yer yüzü isek bulutların yok olmadan hakikatın bize ulaşması zor. O halde zihnin sakinleşmesi için onun gerekli olduğu durumlarda çalıştırılması gerekir. Maç kazanmak, sürekli para kazanmak, kar etmek vs gibi aslında hayati olmayan şeyleri olumsuzladığımızda ya da çok önemsemediğimizde zihin de sakinleşecek ve hakikatin ortaya çıkmasına yol açacaktır diye düşünüyorum.

23 Kasım 2021 Salı

Daha büyük haz daha küçük hazzı döver!

     Alışkanlıklar üzerine hayli zaman önce uzunca bir yazı yazmıştım. Bu yazacağım yazı onun devamı niteliğinde ama bunu yeni düşündüm. Fakat geçmiş yazıyı destekler nitelikte ulaştığım sonuç.

    Ben ne düşündüm?

    Sigara, alkol, gece hayatı vs. bilumum hazların temelinde bir haz alma potansiyelimiz var. Bu haz alma potansiyeli olmasa idi bu kötü saydığımız alışkanlıklara sahip olmaz idik. Bu alışkanlıklarla savaşmamız nafile. Zira dediğim gibi haz alma potansiyelimiz var. Biz haz ile haz almak için yaratılmışız. Onun için kötü alışkanlıklarla savaşmak bana pek mantıklı gelmiyor. Bunun ötesinde daha büyük haz daha küçüğü kovalar. İnsan tasavvufta bilindiği üzre Allah tarafından kendisinin bilinmek istemesi vesilesi ile yaratıldığı söylenir. İnsan Hakka ulaşıp aşk şarabından içse bunun dışında ki hazlarla ilgilenir mi? Bizim alışkanlıklarımızın doğası gereği sağlımıza zarar veren, çabuk tükenen, sığ hazlar. İnsan aşk şarabı öyle mi? (Tabi bunu yaşayan bilir, okuduklarımızdan yol çıkarak diyorum).  O halde insanın büyük bir haz alma potansiyeli varken ufak tefek hazlarla ömür geçirmesi ne üzücü! Çoğumuzun hayatı böyle. Ben bunu şuna benzetiyorum. Arabanın 5.viteste gidebilecek iken bir ve ikinci viteste giderek ömrünü kısa sürede tüketmesi. Araba en üst viteste en verimli halde kullanılabilir. 

    Haz ile ifade etmek istediğim sadece kötü alışkanlıklar da değil? bize (Sağlımıza zarar vermeyenler dışındakiler sanki sağlıklı imiş gibi) Para kazanmak, mal-mülk sahibi olmak, bilgi edinmek vs. bize haz veren çok şey var.ve bunlarda bizi bir şekilde bağımlı kılıyorlar. Ömrümüzü bu küçük hazlarla geçiriyoruz. Bence mesele bu. Halbuki potansiyelimize uygun olarak neden aşk şarabından içemeyelim değil mi?

27 Eylül 2021 Pazartesi

Gereksiz Kelimeler

 Keşke gibi gereksiz bir kelime var mıdır? 

 Bir kedi keşke diye düşünmez. Doğada geçmişten pişmanlık duyan tek canlı insan olsa gerek. Keşke şunu yapsaydım ya da keşke şunu yapmasaydım! Ne anlamı var. Olan olmuş, artık önümüze bakmaktan başka bir yol var mı?

 Keşke hayatımızdan silinmesi gereken bir sözcük. Öyle ki onu kullanmayarak dağarcığımızdan silip atmalı. Her keşke demek üzere iken ya da keşke diye düşünmek üzere iken vazgeçmemiz gerek. Dilimiz, düşüncemizi değiştirmemiz gerek. 

31 Ağustos 2021 Salı

Ne Kadar Kendin Olursan...

 Bir söz daha benden:

Ne kadar kendin olursan o kadar kendinden kaçarsın!

Bu sözle anlatmak istediğim: Kendin olmak olmak her ne kadar iyi bir şeymiş gibi algılansa da bu içerikte söylemek istediğim, ne kadar kendin ile meşgul isen o kadar çok kendinden geçmek (kaçmak) için zevk, haz verici etmenlere bağlı kalırsın. Kişinin tüm yaşamı aslında hep kendinden kaçış...Şimdilik bu kadar. Sonra bunu diğerlerine bağlarız zira haz ve zevk olmaksızın yaşam mı olur?


6 Ağustos 2021 Cuma

Zihnin Maymunluğu

Sabahleyin işe gelirken şöyle biraz meditatif bir duruma sokayım istedim kendimi. Neticede tüm çalışmaların hedefi zihnin sakinleşmesi ve aradan çekilerek hakikat ışığının içeri yansıması.Bakalım zihnim neler düşünecek, nasıl harekete geçecek diye düşündüm. 3-5 saniye sadece minibüsün klimasının sesini dinlerken birden zihnimden sesin yapısının çağrıştırdığı çeşitli nesnelerin silüeti yansımaya başladı. Sonra hafta sonu ne yapacağım düşüncesi geldi. Bunlar şimdiden konusu değil hafta sonu düşünürsün diye zihni yine boşalttım. Kısa bir müddet sonra güncel olaylar gelmeye başladı.Zihin radar gibi sürekli zihni tarayıp güncel olayları ya da çeşitli imgelerin çağrıştırdığı başka imgeler üzerinden anıları ortaya getirip onlarla maymunun daldan dala sıçraması ile oynuyor, hiç rahat durmuyor.Sürekli bunun boşver, bu şimdinin konusu değil, bu endişe yersiz ya da oyuna daldığını gördükçe oyundan çıkarak zihni ana odaklamaya çalıştım.Sürekli bu tür çalışmalar ile mi zihin giderek sakinleşir, anda kalır yoksa gün içinde gıybet,şikayet,kırslar, günlük kaygılardan da arınmaya çalışarak mı zihin giderek ana odaklanmaya başlar onu bilemiyorum'.

5 Mayıs 2021 Çarşamba

Ölürsekte bu yolda

Hanımla Foça'ya giderken yaşam, ölüm üzerine konuşuyorduk, sonra hanıma şunu söyledim. "Ölürsekte bu yolda ölürüz, olursakta bu yolda oluruz". Kendime bir söz buldum, tarihe altın harflerle yazılsın 🤓

18 Mart 2021 Perşembe

Bağ Kurmak Üzerine Bir Deneme

"Sitede ki çalıları kesip yerine ağaç dikeceğiz" dediler ve kestiler ama orta da bir tane yaban hurma ağacı duruyor zira o karşıdaki alandan sökülüp taşınmıştı. Onu kesmeye değer görmediler. Ben de ağaçların, bitkilerin vs. kesilmesine karşı iken ve site de bir iki ağaç kesilmesi sonrası halen üzüntüsünü yaşarken çalılara o kadar üzülmedim. O akşam aklıma o minik hurma ağacı geldi eğer onu kesseler idi çok üzüleceğimi hissettim ve bunun nedenini sorguladım. Netice olarak bu sorgulama beni bağ kurmanın temeline götürdü.

Bağ kurduğumuz nesnelere baktığımızda bize bir yönünün dokunduğunu fark ettim. Ağacın görüntüsü, kedinin miyavlaması, doğallığı ve çaresizliği, minik yavruların çaresizliği... Fakat o çalılar ile bir bağım oluşmamış zira onlar bana hiç dokunmamış. yine de onların kesilmesine üzgünüm. Demem o ki, bize bir şey dokunmadığında onla bağımız güçlü olmuyor. fakat bağlamayı etkileyen etkenlere baktığımızda:

  • minik, bebek çaresizliği
  • doğallık, saflık
  • güzel gözükmek
  • ...
Tüm bunlar bana çok dar geldi. Eğer bir karınca ile bağ kurabilse idim onu ezmemek için sadece saygıdan değil çok daha büyük bir hürmetle dikkat ederdim. Düşündüm, bir kişi insanı-kamil olsaydı sanki tüm evrenle bağ kurar ve çok dikkatli davranırdı. saygıdan dolayı dikkat çok keskin olmuyor ama bağ kurduğunda(sevdiğinde) iş değişiyor. Tasavvuf erbabı eşyalara bile itina ile yaklaşması ve yaşanan bu olayı beni bunları düşündürmeye sevk etti...

11 Mart 2021 Perşembe

Hep gözümüz dışarda

Zevk çıtası sürekli yükseliyor. 

Aynı araba artık yetmez oluyor
Modeli arttırmamız gerekiyor

Bildiklerimiz yetmez oluyor
Yeni şeyler öğrenmemiz gerekiyor

Aynı içtiğimiz kahve yetmez oluyor
Miktarını arttırmamız, daha sertini içmemiz gerekiyor

Canımız sıkılıyor sürekli

Aynı ev yetmez oluyor,
Daha büyük ev gerekiyor

Aynı bardak yetmez oluyor,
Daha güzeli gerekiyor.

Aynı bilgisayar yetmez oluyor,
Daha hızlısı gerekiyor

Sürekli bir arayış gerekiyor,
Sürekli her şeyi değiştirme çabası
Sürekli bir zevk alma çabası

böylece gözümüz hep dışarda oluyor...

Görüldüğü gibi hiç bir şey yetmez oluyor, sürekli bir arayış sürekli bir yeni şeyler deneme böylelikle zevk alma peşinde koşmaktayız. Böyle bir yapı ile doğru, düzgün bir yaşam yaşamak mümkün mü? Evin orda zaman zaman gözüme çarpıyor, çöp kenarına atılmış kullanılır durumda olan bardak, çanak, sandalye vs. Zira yenisi gerekiyor...!

9 Mart 2021 Salı

Fabrika Ayarlarına Geri Dönmek

İnsan beyninde bir zevk merkezi olduğu ve bunun sayesinde insanın bir iş yapmaya güdülendiği, yaşamı renkli hale getirdiği, bir çok eylemde bu merkezin dopamin salgılayarak zevk almamızı sağladığı vs. bahsediliyor. Hatta yakın zamanlarda bu merkezin kötü deneyimlerin tekrar yaşanmaması için " kaçın " şeklinde bir uyarı da verdiği bulunmuş. 

Araştırmalar alkol, sigara, gece hayatı vs. gibi uyaranların çok fazla dopamin salgılanmasına yol açtığı ya da bu döngüyü bozdukları ve kişinin giderek daha fazla bu eylemleri yapmak istediğini gösteriyor zira gittikçe sağlanan dopamin kişiye yetmiyor vs. Ben de burda tasavvufta nefsi terbiye etmenini amacının kişnin fabrika ayarlarına geri mi dönmek olduğunu sorguladım zira fabrika ayarlarımız bebeklikte, ilk doğduğumzda sahip olduğumuz hal. O halde iken birinini gülümsemesi, oyun, hareket şu an sıradan gelen bir çok eylemin bize zevk verdiğini biliyoruz. O halde sonradan bozulan yapıyı düzeltmek için tüm sonradan geliştirilen:

  • Bilgiye düşkünlük
  • Kendini yüksekte görmek
  • Kazanmak-kaybetmek
  • En önde olmak
  • Yeme içmek alışkanlıkları...
bırakmadan nasıl döneriz ilk ayarlarımıza...


13 Aralık 2020 Pazar

Yunus Emre'den Bu Dünyadan Gider Olduk Şiiri

Bu dünyadan gider olduk 
Kalanlara selam olsun

Bizim için hayır dua
Kılanlara, selam olsun

Ecel büke belimizi 
Söyletmeye dilimizi 
Hasta iken halimizi
Soranlara, selam olsun 

Tenim ortaya açıla 
Yakasız gömlek biçile 
Bizi bir asan vech-ile 
Yuyanlara, selam olsun 

Azrail alır canımız
Kurur damarda kanımız
Yuyacağın kefenimiz
Saranlara, selam olsun 

Sala verile kastımıza 
Gider olduk dostumuza
Namaz için üstümüze
Duranlara, selam olsun

Dünya'ya gelenler gider
Hergiz gelmez yola gider
Bizim halimizden haber
Soranlara, selam olsun 

Miskin Yunus söyler sözün
Yas doldurmuş iki gözün
Bizi bilmeyen ne bilsin
Bilenlere, selam olsun