23 Kasım 2021 Salı

Daha büyük haz daha küçük hazzı döver!

     Alışkanlıklar üzerine hayli zaman önce uzunca bir yazı yazmıştım. Bu yazacağım yazı onun devamı niteliğinde ama bunu yeni düşündüm. Fakat geçmiş yazıyı destekler nitelikte ulaştığım sonuç.

    Ben ne düşündüm?

    Sigara, alkol, gece hayatı vs. bilumum hazların temelinde bir haz alma potansiyelimiz var. Bu haz alma potansiyeli olmasa idi bu kötü saydığımız alışkanlıklara sahip olmaz idik. Bu alışkanlıklarla savaşmamız nafile. Zira dediğim gibi haz alma potansiyelimiz var. Biz haz ile haz almak için yaratılmışız. Onun için kötü alışkanlıklarla savaşmak bana pek mantıklı gelmiyor. Bunun ötesinde daha büyük haz daha küçüğü kovalar. İnsan tasavvufta bilindiği üzre Allah tarafından kendisinin bilinmek istemesi vesilesi ile yaratıldığı söylenir. İnsan Hakka ulaşıp aşk şarabından içse bunun dışında ki hazlarla ilgilenir mi? Bizim alışkanlıklarımızın doğası gereği sağlımıza zarar veren, çabuk tükenen, sığ hazlar. İnsan aşk şarabı öyle mi? (Tabi bunu yaşayan bilir, okuduklarımızdan yol çıkarak diyorum).  O halde insanın büyük bir haz alma potansiyeli varken ufak tefek hazlarla ömür geçirmesi ne üzücü! Çoğumuzun hayatı böyle. Ben bunu şuna benzetiyorum. Arabanın 5.viteste gidebilecek iken bir ve ikinci viteste giderek ömrünü kısa sürede tüketmesi. Araba en üst viteste en verimli halde kullanılabilir. 

    Haz ile ifade etmek istediğim sadece kötü alışkanlıklar da değil? bize (Sağlımıza zarar vermeyenler dışındakiler sanki sağlıklı imiş gibi) Para kazanmak, mal-mülk sahibi olmak, bilgi edinmek vs. bize haz veren çok şey var.ve bunlarda bizi bir şekilde bağımlı kılıyorlar. Ömrümüzü bu küçük hazlarla geçiriyoruz. Bence mesele bu. Halbuki potansiyelimize uygun olarak neden aşk şarabından içemeyelim değil mi?